November 2024
SunMonTueWedThuFriSat
272829303112
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
1234567
 

Telli Duvaklı

City of Angels’ı izleyenler; esas oğlan Seth’in (Nicolas Cage), esas kız Meggie’ye (Mag Ryan) nasıl baktığını bilirler. O bakışların derinliğinde kaybolan Meggie’nin yerinde olmak isteyen şahsım dâhil hemcinslerimdense, “keşke evlenmeleri mümkün olsaydı” diyenler daha bir fazlaydı bence.

Evlilikle sonuçlanmayan ilişkiler daha bir kıymetli olabilir mi, seçeneğini düşündüren film, adeta Âşık Veysel’in “seversin, kavuşamazsın, aşk olur” deyişini haklı çıkarır bir kurguyla sergilendi ve film senelerce unutulmadı, unutulmayacak da.

Bu istatistiği kaç defa yazdım hatırlamıyorum, yine yazıyorum, yine hatırlatıyorum; son yıllardaki evliliklerin neredeyse yarısı boşanmayla sonuçlanıyor. Amaç boşanmak olmasa da, dulluk (ne demekse) mezhebine dâhil olmak an meselesi. Bu mezhebe giden yolda yaşanılan terk etme ya da edilme sonrasındaki dönem ise evlere şenlik. Açılan nafaka davaları; o ev senin, bu araba benim, seni ben kadın/adam ettim gibi söylemlerin ana fikri aslında “ver bebeklerimi al misketlerini” oyunundan ibaret.   Sen farkında olmasan da, kişiliğinin en çıplak taraflarını ilettiğin iki önemli ayrım; ilişkini nasıl başlattığın ve nasıl bitirdiğin…

Evlenmeye karar verdiğin günlerde yeşertip büyüttüğün umutların hayal kırıklıklarıyla sonlanınca “ben bu kadına/adama madden ve manen nasıl zarar verebilirim” dürtüsüyle sen, sen olmaktan çıkıyorsun aslında. Zarar vermeye çalıştıkça aslında kendin tükeniyorsun.

Telli Duvaklı hayaller kadın ve erkek için aynı. Kimse boşanmak için evlenmiyor ya da ilişki yaşamıyor. Zaten bence ‘başarılı bir ilişki kesinlikle evlilikle sonuçlanmalıdır’ diye bir şey de yok. İlişki süresince saygı sevgi bitmesine rağmen hala evlenmeyi düşünüp üstüne bir de karşındakini yıpratan manevralarda bulunuyorsan, golü çoktaaaan yemiş olarak dulluk mezhebine terfi ediyorsun sevgili okur.

Son tahlilde, telli duvaklı hayaller yeşertip büyüttüğün insana önce saygı sonra sevgi beslemeyi öğrenemezsen bu iş olmuyor, net. Yarışmaya beni bıraktığın yerden katılıyorum dememek için, yaşadığın güzel günleri gülümseyerek ‘an’mayı madden ve manen karşındakini yıpratmaya tercih etmen daha akıllıca olacaktır diyerek naçizane önerimi iletiyorum. Ayrıca, az önce tanıştığım 36 yıldır evli bir kadının öğüdünü ‘işte hint’ diyerek aktarmak istiyorum; “Seni sevenle birlikte ol kızım. Zaten adamın seni sevişini seviyorsun sonra.” Bu öğüt, bence kadın için de erkek için de geçerli. ‘Neden olmadı’ ya da ‘neden olmuyor’  demek yerine, meseleyi bir düşün istersen.

Sizi sevenin sevişini bir ömür boyunca sevmeniz dilekleriyle.
Sevgiler.

Evrim Gözener
Antropolog

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız