Dünya ekonomi forumunun cinsiyet üzerine derlediği raporu fal taşı gözlerle incelerken geçtiğimiz yıldan bu güne değin 135. ülke arasında 129'dan 126. sıraya çıkmamızın ironik haklı gururunu yaşıyorum..
Üstüne üstlük, Dünya Ekonomi Forumu kurucusu ve Başkanı Klaus Schwab, cinsiyet eşitsizliğinin, ekonomik rekabetle doğrudan bağlantılı olduğunu, bir ülkenin büyümesi ve refaha ulaşması için kadınlara eşit davranılması gerektiğini vurgulamış.
Ne yazayım bilemedim.
Bir başka veri geliyor elime. 21 Temmuz 2010’da Birleşmiş Milletler’de Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) verilerine göre;
• Halen kadınlar yakınları olan erkekler tarafından namus adına öldürülüyor, zoraki ve erken yaşta evlendiriliyor,
• Halen kadınların %19.6’sının okuma yazması yok,
• Halen kadınların % 75.4’ü işgücüne katılmıyor, kentlerde yaşayan kadınların istihdam oranı %17.6,
• Halen 155 vali arasında hiç kadın vali yok,
• Halen kadın belediye başkanı oranı % 1 bile değil
Dünya Ekonomi Forumu araştırma yöntemini (metodoloji) tam açıklamamış olmasına rağmen, yine de, kadın izlerinin hayatın her alanında bu kadar belirgin olduğu gerçeğini yadsıyan bir kültürün içinde olduğumu kabul edemiyorum nedense. CEDAW’ın raporlarına ise, söyleyecek bir lafım yok.
Yayımlanan bu ve buna benzer raporların bağırarak anlatmaya çalıştığı; Türkiye’de Kadın-Erkek eşitliği olmadığı, önlem alınmazsa da bu eşitsizliğin kronikleşeceği mesajıdır.
İşte bu nedenlerden ötürü kaderimizle başbaşa kalıyor, bize çocukluğumuzdan bu yana öğretilen “öğrenilmiş çaresizliği” kader olarak görüp başta kendimizden başlatıp sonra da etrafımızdakileri uyarmıyoruz. Nedeni; insani haklarımızdan yoksun yaşamayı üretken olmayı, öğrenmeyi ve öğrendiklerimizi çocuklarımıza öğretmeyi asli görevimiz olarak görmüyoruz. Amma ve lakin Schwab demiş, asli görevimiz budur kızlar!
Çünkü, çocukları büyüten anneler olarak, onların bugünündense yarınlarınlarından sorumluyuz. Çünkü bir meslek erbabı olmasak da, kadın pratikliğiyle altından kalakamayacağımız işin olmadığını aslında biliyoruz. Çünkü, bilinçli kadın varlığının bizleri daha aydınlık bir geleceğe taşıyacağını inanıyoruz ve çünkü bizler; kadın, anne, eş, yoldaş yani gerçekten hayatın içine içine dokunanız.
Hiç düşündünüz mü, bir evi çekip çevirmenin aslında bir organizasyonu yönetmeye benzediğini ya da en çaresiz zamanlarda ailenize destek olabilmek için dikiş dikip, örgü örerek ekonomide yer edinebildiğinizi ya da 3 çeşit katıkla nasıl yemek yapabildiğinizi.
İşte bu nedenlerden dolayı, kadının aslında hayatın her alanına dokunabilen başrol oyuncusu olduğunu yadsımak kendimize haksızlık etmek olur.
Sen çalışmayan ev hanımı, hobi olarak da olsa üretebileceğin bir uğraşını geliştirerek kendini gerçekleştirebilirisin. Hiçbir şey yapamıyorum diyorsan, Hayata Dokun'a yazabilirisin, sana üretken olabileceğin bir uğraş tavsiye edebiliriz.
Ve sen çalışan iş kadını; çalışma hayatında işini daha iyi yapabilmek için kendini eğitebilirsin. Bu kadar kariyer bana yeter demektense, daha iyi şartlarda yaşamanın yollarını aramak ve bu yolda kendini geliştirmen senin aile hayatını olumsuz etkilemeyecek, bilakis, aile içindeki konumunu pekiştirecektir.
Bu verileri değiştirmek elimizde çünkü bizler kendimizi geliştirdiğimiz ve üretken olduğumuz sürece çocuklarımıza davranışlarımız değişecek ve yetişen yeni nesiller “çocuk gelinler”, “istismarın ne olduğunu bilmediği için ses çıkarmayan” kısaca kaderci tutumundan uzaklaşacaktır.
Unutma! Güç aslında senin elinde!
Makalem hakkında, görüş ve önerilerinizi http://www.hayatadokun.net/?page_id=6 sayfasından bana iletebilirisiniz. Hayata Dokun ilke kararları gereğince kimlik ve iletişim bilgileriniz 3. Kişi ve kurumlarla paylaşılmayacaktır.