Yeterince iddialı olan bu cümleye iddiasız şekilde ‘doğrudur’ derken isteğim, 2012 Türkiyesi kadınlar gününde kadına bahşedilen halleri bir tekrar etmektir.
Kadın olmak;
• başka bir canlıya hayat vermek; beslemek, büyütmek, öğretmek, korumak, kollamak
• hayatın insana buyurduğu varlık, yokluk, ahlak, sanat, heyecan, inanç, sevgi, güven, huzur, umut
• olmayanı var etmek, mutluluk, sevinç, tamamiyet, a.ş.k.
• bilmek, öğrenmek, gelişmek, geliştirmek, büyümek
ve… daha sayamadığım hissettiklerin,
aynı zamanda;
• baskılanmak, cinsel obje ve satılacak nesne olmak
• yasak elmayı alan günahkar, kanayan, kanatılan olmak
• bilemeyen, göremeyen, anla(ya)mayan, anlatılmayan, yasaklanan olmak
• kapatılan, kandırılan, aldatılan, korkutulan, dövülen hatta öldürülen olmak
ve… daha sıralayamadığm gördüklerindir.
Kadın olmak iste böyle karışık bir durumdur. Artık sen hesap et, bir kadının doğduğu andan itibaren neler yaşadığını.
Evet sevgili okuyucu, yıl olmuş 2012, biz hala kadın (kadın eşittir dişi insan) mağduriyertinin bariz göstergesi olan Kadın Hakkı’nı konuşuyoruz. Üstelik, kadınlar korunma ihtiyacından ikinci sınıf olmaya meyilleniyorlar diyerek antropoloğu krize sokan, hayatı kadın tribününe orta yapmakla geçmiş “yazar” Can Dündar’a rağmen.
İlaveten, Kadın Hakkı demenin İnsan Hakkı demek olduğunu düşünmeden ‘aman canığğğm, bu eksik etekler de cencist midir feminist midir nedir kesildiler başımıza’ şeklindeki vizyonsuz ve sığ söylemlerinin, şu güne kadar zat-ı şahanene getirdiği her hangi bir bonus olmadığını artık anlamalısın. Çünkü, bu davranış modeliyle işine gelmeyeni yok saydığını doğru dürüst düşünebilen; kadın, erkek, çoluk, çocuk herkes çoktaaaaan anladı.
Velhasıl-ı kelam, kadınlara icat ettiğiniz tüm kültür örüntülerini “our pleasure” olarak kabul ediyor; kadın olmanın her koşulda ve şartta zor olduğunu tekrar yazıyor, Dünya Emekçi Kadınlar Gününü’zü kutluyorum.
Sevgilerimle.
Evrim Gözener