Kevin Hogan’ın “İstediğiniz kişiye 8 dakikada nasıl “evet” dedirtirsiniz?” kitabını okuyanlar bilirler; ilk intiba yani Amerikalıların şu “The first impression” dedikleri şey oldukça önemlidir.
Psikoloji Doktoru Hogan’ın ilk intiba iddiasından sonra ilettiği “mükü” mesaj şudur:
“Güzel kadınlar ve güzel erkekler, görünüşü ortalamanın altında “güzel” kabul edilenlerden daha güven verici ve başarılıdır. Nedeni; kişilerin bilinç altında “bu kadın / adamın kendine ve dolayısıyla karşılarındakine saygı duyduğu” manasında bir çıkarıma bağlanır...
Bununla da kalmaz; kadınların eşlerini seçerken kariyer, marka ve varsıllığı mercek altına alırken, erkeklerin evlenecekleri kadının güzelliğini değerlendirerek seçtiğini salık verir.
Bazı bölümleri enstitü derslerimin en kazıklarından biri olan Örgütsel Davranış - Organizational Behaviour’ın kısa bir özeti şeklinde yazılan kitabı okurken Hogan’ın gerek işgörenler arasındaki gerekse de hayat başarısındaki birakın cinsiyet ayrımını; cinsiyetler içerisinde kategorizeleştirme girişimini içime sindiremiyor, standartlara göre güzel olan bir kadın ya da yakışıklı bir adamın daha başarılı olduğu sıfır hipo-tezini şuracıkta çürütüyorum.
Glass – ceiling, hemcinslerimin günümüz iş yaşamında karşılaştıkları “cam tavan sendromu” olarak karşımıza çıkar; güzel-çirkin, sarışın-esmer, tombul-zayıf ayrımı yapmadan. Kadınlar, yetkinlik ve başarıları aynı olan erkeklere nazaran kariyer basamaklarını ya daha geç çıkıyor ya da hiç çı-ka-mı-yor-lar. Nedeni; işletme fakültelerinde dahi ders kitaplarında okutulup Yönetim sınavlarında banko sorulan “lider” tanımında öncelikle erkek olma şartı var..
Eveeet Sayın Psikoloji Doktoru Hogan, neymiş; kariyer yapmanın güzel ya da çirkinlikle değil, kadın ya da erkek olmakla alakası varmış! Neymiş, sen güzel değilsin üstelik ka-dın-sın, bir işe yaramazsın diyerek kişileri fiziksel ve cinsel kalıpların içine sokmaktan ziyade marifet, akıllarının içine girip değerlendirmekmiş! Neymiş, adı üstünde “a-raş-tır-MA”ların biraz kurcalandığında ardı arkası boş görünüyormuş! Ve neymiş, 8 dakika kitabının her bölümünde üstü kapalı "bu yayını alıp çevremizdeki insanlara hediye etme" nasihatın kişilerin kalıplarla değerlendirilmesi tavrının yaygınlaşmasına yardım ve yataklık etmekmiş....
Üzgünüm, ancak böyle bir oluşumda sana destek olamayacağım...
Bu şartlar altında; “hayattaki başarı”, The New York Times’da yazan kankalarının tavsiye konusu olan komik kitaplarını ve bu kitapların insan sınıflandırmasına göz yummasını da bir kenara bırakıyor, başından sonuna değin anlattığın pazarlama ipuçlarının uygulaması şeklinde "kitabımı herkes alsın" kandırmacasını altın tepside sunduğun için seni tebrik edemiyor, zokanı yemiyorum.
Aynı zamanda, bırakınız böyle bir web sayfasının editörü olmayı, herşeyden önce bir kadın olduğum için doğduğumuz günden itibaren yapılan mevcut haksızlığı pekiştirmeni eleştiriyor ve yine bir kadın olarak “oldukça tipsiz ve tıknaz” bir adamcağız olarak kendini “çok satanlar” listesine sokmanın bir başarı değil, kompleksini bariz açığa çıkaran bir psikolojik sonuç olduğuna varıyorum.
Saygılarımla.