November 2024
SunMonTueWedThuFriSat
272829303112
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
1234567
 

Töre, “sevişmeyi reddeden karınızı öldürün” buyurur

Dayak ve yoksullukla geçen 23 yıl ve ölüme yolculuk. Gencecik bir kadının akıllara durgunluk veren trajedisi. 
Az gelişmişliğin kalın duvarları arasında, görücü usulü ile evlendirildi. Evlendiği gün, kaderinin kendisi gibi olacağından korktuğu Ayşe’sini taşımaya başladı. Annesinin öldü(rüldü)ğü bugün Ayşe, bir buçuk yaşında.. 
Sözde “töre” kıskacı içinde, henüz 23 yaşındayken, İyonya'dan Mezapotamya'ya uzanan binlerce yıllık kültürün pençesine düşmüş gencecik kadın ve sert, soğuk ölümü ve ardında kalan bir buçuk yaşındaki kızı, Ayşe... 

Ölen kadının ardından; boğuk, puslu ve sıcak havayı pencerenin arkasında seyrederken minicik kızı düşünerek kelimeleri bulmakta zorlanıyorum, tıkanıyorum... 
Ve sonunda; "Hikayeyi dillendirmeliyim"i içselleştirerek eylemlendiriyorum: 

Kadın, bir karadeniz kentinde babasız geçen çocukluk yılları ve kendini "süzmesi" adına gönderilen İmam Hatip Lisesinde geçen günlerin ardından, “artık sen oldun” ifadesiyle şanslı ise bir defa gördüğü bir adamla evlendirilir. Evliliğinin daha ilk haftasında, Ayşeciğini karnında taşıdığını bilemeden yediği dayakla hastaneye kaldırılır... Koca, inşaat işçisi, kolay mı? Kaslarını çalıştırarak kazandığı "yaşamlarına" idman derdinde!!!! 
Kadın, yediği tekmelerin arasında zor bela doğurduğu kızını büyütürken, kendisine öğretilen tek yöne, dindarlığa yönelir. 

Koca, Ayşe’nin doğumundan sonra bir nebze durulsa da gece ayazlarında aldığı her “hayır” cevabını fırsat bilircesine, ağır caza duruşmasındaki ifadesiyle "yumruk”larına hakim olamaz… 

Öykünün bundan sonrası önemli; Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan kocaya "yaşam boyu hapis" cezası verilir; ardından da "kadın, kocasının birlikte olmak isteğine karşı koyarak onu tahrik etmiştir" gerekçesiyle "yaşam boyu hapis" cezasını 24 yıl ağır hapse çevrilir. Koca “af”larla yargı önünde “iyi hal”den “affedilerek” 6 yıl sonra cezaevinden çıkacak. 

Bu “hafifletici” sebepleri yazanların, birkaç yıl öncesinde “intihara teşebbüs eden kız çocuklarını psikiyatr tedavisi yerine imam telkini” tavsiyeleriyle karşılaşmıştık. Bu nedenle beni şaşırtmadılar diyebilirim.
 
Demek ki, yasalarda dahi görünen o ki “sevişmek kadının KADINLIK görevidir” işte o kadar! 
Biz hala teoride “eşit”iz diye avunalım, teoride bile değilmişiz! Hepimize birer imam telkini, yola gelir miyiz dersiniz? 

Eleştirmeyi bırakalım; peki, medyaya yansıyan sözde “töre”, içini açıp bakınca “sevişmeyi reddetme, işini yapmama” cinayetinin faturasını kime çıkaralım? 
Ben söyleyeyim hanımlar, bu cinayetin faturası şuan çocuk esirgeme kurumlarının birinde büyüyen Ayşe’ye çıkaralım. Anasız, yuvasız, kimsesiz, bir buçuk yaşındaki Ayşe’ye.. 

Evrim Gözener

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız