Haftanın belli günleri, 2 ila 5 kadının yer aldığı bu klasik masa toplantılarına ister istemez dahil oluyorum. Her birinde farklı konular konuşuluyor. Bu seferkinde etraftaki kadınların durumları ilgili başlayan konuşma bir şekilde bazı ünlü kadınların evliliklerinden sonraki yükselişlerine geldi. Bunlardan biri bir petrol kralı ile evlenmiş, diğeri ünlü evliliklerinden çok, nasıl sansasyonlar yaşayarak ünlenmiş. Efendim öncesinde ikisi de çingene imiş, şu hallerine bak… Sonrasında fakir bir semtte oturan fakir kız, kendinden yaşça büyük bir adamla evleniyor ve rabbim yürü ya kulum diyor kadın şu an nerelerde neler yapıyor…
Bazen akıl süzgecinden geçirip, gönlümden süzdüğüm bu konuşmalardan kendime göre kazanımlarım olurdu, fakat bu sefer çok üzüldüm.. Sanki şeytan sofrası.. Nasıl bir kadın kıskançlığı ve hatta aşırı bir ahlak bozgunluğu. Kendini ve kadının gücünü anlamamış, her zaman beyaz atlı prensin kendini kurtarmasını ve saraylarda yaşatmasını umut eden kadın zümresi. Beyaz atlı prens umduğu gibi çıkmayınca, etraftaki kadınların başarılarını hazmedemeyen kadın tipi.. Masadaki kadınlardan kimi ev kadını, kimi çalışıyor.. Nasıl oluyor da bir kadın, diğer bir kadını çekemeyip, yaşamı boyunca çabalarını görmezden gelip, sadece kıskançlıktan geçmişini veya ailesini öne sürerek aşağılayabiliyor ve kendini de eğitimli ailenin eğitimli kızı pozisyonunda öne çıkartabiliyor. Anlamıyorum..
Halbuki kendi hemcinsini her zaman alkışlamalı ve takdir etmeli. Destek olmalı. Bir erkeği başarıya götüren her zaman bir kadındır. Evlenmeden önce annesi, evlendikten sonra ise eşi..Hayatının her noktasında onu destekleyen ve seven bir kadın olmaz ise erkek başarısız olur. Motivasyonsuz olur. HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA MUTLAKA BİR KADIN VARDIR sözü boşuna söylenmemiştir. Hele birde kadın bu süreçte ataerkil aile yapısına, aile ve erkeğe rağmen kendide başarılara imza atmışsa, adından söz ettirmişse tadına doyum olmaz.. Al sana akıllı kadın, toplumsal yargılara karşı ayak direyen inatçı kadın. Benim AMAZONUM.
Bu konuşmalar karşısında maalesef bir karşı söz hakkı bulamadan ayrılmak durumunda kaldım.. Konuşabilseydim şunu derdim. “Lütfen kendinize bir bakın, öz eleştiri yapın. Ben kimim, neredeyim, ne yapıyorum. Yanımdakiler, eşim ve ailem neredeler. Ben ailemle, eşimle birlikte yükseliştemiyim, başarılımıyım yani onlara değer katabilmişmiyim. Yoksa onların başarılarının altında ezilmişmiyim. Yada onları ezip geçmişmiyim..Lütfen kendinizi sorgulayın, ben kimim.
İlknur Cantürk