Serdar Ortaç,iDergi'den Başak Emre'ye konuşmuş ve siyasi görüşü müzik,kariyeriyle ilgili bazı açıklamalarda bulunmuş. Müzik kariyerini bir kenara bırakalım. Ama bırakmadan önce biraz bundan bahsedelim tabi. Müzik dediğinizde akla gelen ilk şey “müzik evrenseldir” sözüdür. Evet… Müzik evrenseldir. Ama iki tür müzik vardır her şeyden önce. Louis Armstrong’un dediği gibi… “İyi müzik ve kötü müzik olmak üzere iki tür müzik vardır.” Ne var ki müzik söz konusu olduğunda “zevkler ve renkler tartışılmaz” gibi bir klişenin esiri olabiliyorsunuz. Ancak müzik bir matematik işidir aslında. İnsanların zevklerini tartışmayacağız diye, kötü müziği benimsemek zorunda da değiliz. Takdir edersiniz ki Serdar Ortaç, 15 yılı aşkın bir zamandır zerre gelişme kat etmeden, halkın müzik kültürü olmayan önemli bir kısmına sunduğu ürünleriyle içi boş sözlerle bezenmiş, birbirinin aynısı ezgi kalıplarını tekrar ederek bu sektörde ‘müzik adamı’ olabilmiş durumda.
Bu özelliğiyle başbakana da çok benzer… 10 yıldır aynı kafayla ülkeyi yöneterek, hala yenilikçi lider gibi lanse ediliyorsa, Serdar Ortaç’ın müzik adamı olarak anılmasında şaşılacak bir şey yoktur.
Serdar Ortaç’ın müziğiyle ilgili konuyu bir kenara bırakmaktan bahsedip koca bir paragraf yazmış olmam ayrı bir sorunum tabi… Ama bu sorun kişisel; o yüzden özürlerden bir demet sunarım.
Şimdi gelelim Serdar Ortaç’ın siyasi görüşüne… “Hükümeti destekliyorum.” Hiç şaşırmadım. Rüzgâra göre yön belirleyen nice insandan sadece biri olduğu için… Ahmet Kaya özrü bile hükümetin Kürt sorunuyla ilgili attığı, ama hepsinin bir politik çıkar olduğu belli olan eylemlerinden güç alıyordu elbette bunu söylerken. Ancak ben yine de geçenlerde yazdığım bir yazıda onun özür dilemesinden memnun olduğumu dile getirmiştim. Hem de işin aslını bildiğim halde…
Şimdi bu işin aslına bir dönüş yapalım tekrar. Hükümeti desteklediğini söyleyen herkesin bir şekilde köşeyi döndüğü şartlarda Serdar Ortaç mevcut köşe dönüş manevralarına bir yenisini daha mı eklemek istiyor acaba?
Ayrıca ‘dindarlık’ vurgusu yaparak tribüne oynayan bir imaj daha çizmiş oluyor. Evlenmeden önce çocuk yapmazmış. Dinine tersmiş. E sorarlar adama, “evlenmeden önce ilişkiye girmek nedir?” diye. Kaldı ki zaten kimseyi ilgilendirmez özel hayat. İnsan ne isterse yaşar. Yaşantısına dini anlamlar da yükleyebilir. Ama bari onu da doğru yapsa, gam yemeyeceğim. Çünkü böyle yaşantı izleyen, samimi bir şekilde yaşayan herkese saygımız sonsuz… Geri kalanların sırf rüzgâr dindarlıktan yana diye bu tip açıklamalarla taraftardan alkış beklemesi, kusura bakmayın ama sahtekârlığa girer.
Öte yandan Serdar Ortaç’ın hükümeti desteklediğini söylerken, gerçeği göremeyen sokaktaki vatandaş argümanlarını kullanması, onun yine bu tribün sevdasından kaynaklanıyor. Sokaktaki vatandaşa sorsanız, “e adamlar çalışıyor, kim çalışmış bugüne kadar?” söylemini zaten alıyorsunuz. Birçok aldatmacayla yürütülen türlü politikalar varken, bunları belirleyip ortaya koyacağına, direkt olarak her şeyi kabul etmek bir toplum eğilimidir sonuçta. Örneğin enflasyonun düştüğü yalanı, IMF’ye borç veriyoruz yalanı, dış borçlar azaldı kandırmacası gibi… Bütün bunlar hakkında bir yazı yazacağım. Ama kısaca bazısına değineyim. Dış borç IMF kaynaklı değil sadece. Ülkenin dünya kadar borcu var. İsteyen araştırabilir. Ama başbakan ne söylerse odur! Enflasyon oranı soba borusu, pinpon topu ve birçok çok ciddi temel ihtiyaç(!) ürünün fiyatına göre belirleniyor. E düşer tabi enflasyon.
Bu gibi gizli tutulan her şeyi halk görmeyebilir. Ama sanatçının ve aydının görevi görünmesini sağlamaktır. Gerçekten aydınsa ve gerçekten sanatçıysa tabi…
Bu arada başlıktaki “dansöz” kelimesiyle dansözlük mesleğine hakaret etmişim gibi algılanmasın. Buradaki durum değerlendirmesi ve Serdar Ortaç’ın şarkısı birbiriyle o kadar örtüştü ki elim vardı yazmaya.