Modern biyolojinin temel taşı olan Evrim teorisi, bizim muhafazakârların korkulu rüyası… Koskoca teorinin yıllar boyu birikimini yok saymak, bilim hakkında tarih boyunca süregelmiş inkârcı anlayışı yıllar eskitememiş demektir.
Evrime göre, tüm canlıların kökeni, kendilerinden önce gelmiş türlere dayanır. Bu yönüyle bakıldığında tutarsız bir durum yoktur. İnsanın oluşumu söz konusu olduğunda kimilerinin saçları diken diken olur. Evrimi lanetleyen, Darwin’i şeytanın ortağı ilan edenler ortalığı sarar. Evrim teorisini çürütmek için kullandıkları temel dayanak ise Âdem ile Havva’dır. Kadın ve erkeğin onlardan türediğine inanılır. Âdem ile Havva da Allah tarafından yaratıldığından, Evrim otomatikman çürür(!)
4 gün önce Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Adana’da kendisine yapılmak istenen yumurtalı protesto sonucu gözaltına alınan gösterici gencin serbest bırakılmasını sağlamış, sonra da bu öğrenciyle baş başa yemek yiyip, sohbet etmişti. Bu durum, her ne kadar Kılıç’ın olgun tavrı olarak görülse de kimine göre iyi imaj oluşturma amaçlı yapılmış bir gösteriydi. Bu işin başka yönü tabi… Bu görüşmede bizi ilgilendiren konu, Suat Kılıç’ın Evrim’i sansürlemesini savunması… “Elbette sansürlerim. Sen maymundan mı geldin? Yukarıda Allah var”
Bu ifade, genel kanıyı özetliyor. Bu kanının hükümet tarafından desteklendiğini anlamak için de birilerinin bir açıklama yapması gerekmiyordu. Evrim teorisini TÜBİTAK’ın gündeminden çıkaranlar, zaten bu adamlar… (Kurum bu konuda çıkan haberlerin asılsız olduğunu söylemişti geçtiğimiz Ocak ayında. Ama pek tatmin edici bir açıklama değildi açıkçası.) Ders kitaplarından da çıkarttılar biliyorsunuz ki. “Göz görmezse, gönül katlanır” diyerek unutturmaya çalışıyorlar adeta. Evrim’i yok sayarak, Evrim hakkında düşünülmesine engel olarak ve bu teoriyi sansürleyerek, toplumu avuçlarında tutmalarını sağlayan dinin temelini koruyorlar. Evrim teorisinin kanıtlanması ihtimali de diğer bir kâbusları… Böyle olabilme ihtimali, dayattıkları sistemin de çökmesi demek… Hatta bununla ilgili olarak bulunan eski insan kalıntılarında, iskeletlerinde bazı veriler de bulunmuştu.
Belki de Evrim’in dini olarak da desteklenebilecek argümanları vardır. Tıpkı dine aykırı bulunan pek çok bilimsel teorinin kanıtlandıktan sonra, kutsal kitapta da yeri olduğunun ifade edilmesi gibi… “Kuran’da yeri var” diyerek, kanıtlanmış bir teorinin İslam’daki karşılığını işaret edenler olmuştur. Emin olun, Evrim’le ilgili de olacaktır. Hatta Evrim’in İslam’la çelişmediğini belirten araştırmalar şu zamanda da var.
Başka bir sorunumuz da aslında bu. Her şeyin dini olarak uygunluğunu sorgulayan, her konuda fetva bekleyen, fetvasız iş yapamayan bir kesimin olması… Bu kesimin toplumun tamamına yayılma tehlikesi de her daim mevcut… Bilimi ilgilendiren bir konuda, muhafazakâr iktidarın mensupları, kendini uzman olarak görüyor adeta. Bu da toplumun bir yansıması elbette…
Kökenin maymun olabileceğini kabul etmemek, buna ihtimal dahi vermemek, egosal bir sorundur da aynı zamanda. Ben nasıl maymundan türemiş olabilirim, diye düşünüp, kendini tabiatın en üstün varlığı olarak gören insanın temel yanılgısının bir sonucudur bu. Ve bu yanılgıyı dinle destekler. Başka bir açıdan bakacak olursak, dini bu egosuna alet eder. Her iki bakış açısı da doğrudur.
Oysa bilim ve din birbirinden ayrılması gereken iki olgudur. Çünkü bilimsel gelişme, hiçbir gelişme kaydetme kaygısı olmayan din yüzünden durur. Din gelişmez, takdir edersiniz ki… Din, kesin, değiştirilemez yargılar içerir. Dolayısıyla bilimin dine göre şekillenmesi toplumsal bir cinayettir.
Toplum, fetva verecek şeyhülislama ihtiyaç duyuyorsa, istemediği kadar şeyhülislama sahip… Suat Kılıç bunlardan biri… Zaten başbakan da her konuya hâkim…
Diyanet’in anketindeki sorulardan da anlaşıldığı gibi, bu ülkede başka bir dine ya da mezhebe mensup olmak ya da hiçbir dine inanmamak gibi seçeneklere iyi gözle bakılmıyor. Devletin, toplumu dindarlık sınavına tabi tutması da ayrı bir mesele… Diyanetin anketiyle ilgili basındaki haberleri, sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Sorular Zaytung tarafından hazırlanmış gibi gelebilir, dikkat… Bu durumdan anlaşıldığı gibi, din toplumun her alandaki hareketinin ve daha da önemlisi bilimselliğin belirleyicisi olma yolunda… Tamamen bireyin hayatını ilgilendirmesi gereken din için de bir cinayet bu… Çünkü din esnek değildir. Ve bu onu kırılgan yapar.
Bilimsel gelişmeleri dini sebeplerle sekteye uğratanlar, aslında ilk önce dini yıpratacaklarını bilmeliler. Benden söylemesi…
Doğan Özcan