Meclise sunulacak torba yasa tasarısı içinde tüm toplumun çok yakından takip ettiği içki yasağı var. Önceleri yönetmelik olan içki satışı ve içkili mekân işletme ile ilgili düzenlemeler yasalaşacak. İşin kötüsü yasalaşacak olan hükümlerde içki ile ilgili kısıtlama daha geniş bir alana yayılacak.
İbadethanelerin yakınlarında içki satışını yasaklayan yönetmelik yasaya dönüşürken, tüm eğitim kurumlarını da kapsıyor. Yani eğitim kurumlarının 100 metre yakınına da içkili yer açılamayacak, açık olanların ruhsatları iptal edilecek. Eğitim kurumu dendiğinde, sürücü kursları, dans kursları, dil kursları, yani böyle aklınıza gelebilecek her türlü eğitim kurumu kastediliyor. Üstelik turistik mekânlar da bu yasak kapsamında olacak… Oteller, turistlerin bolca ziyaret ettiği semtler…
Beyoğlu’ndaki Nevizade, Çiçek Pasajı bundan en çok etkilenecek yerler olacak gibiydi. Öyle ki yakınlarında Galatasaray Lisesi var. Tüm ruhsatlar iptal olduğunda, o işletmeler için sonun başlangıcı gelecek demektir. Güney’deki otellerde ve turistik mekânlarda bile içkili mekân sayısında %70 civarında biz azalma söz konusu olacak. Ancak düzenlemede neyse ki bir değişiklik yapıldı. Turistik yerler kapsam dışında kalacak gibi şu an. Ama Çiçek Pasajı’nın durumu yine de meçhul…
Sonuç olarak tüm yaşam tarzlarını kucaklayan Recep Tayyip Erdoğan kucaklamaktan neyi kastettiğini bize göstermiş oluyor. Aslında tüm yaşam tarzlarını avuçluyoruz deseydi daha gerçekçi olacaktı.
Bu yasayı, “yasaklama getirmiyoruz, düzenleme yapıyoruz” diyerek savunacaklardır. Elbette yasaklama getiriyorsunuz. Orada okul var, burada cami var, burada dil kursu var, falanca yerde bilmem ne var. İşte böyle böyle yasaklamış oluyorsunuz aslında. Sigarayı da kapsayan bu yasayla söz konusu ürünlerin reklam, tanıtım faaliyetleri de yürütülemeyecek, üretici firmaların markaları etkinliklere ve projelere sponsor olamayacak. Bu sektörü bitirmek değil de nedir?
Beyoğlu’nda içkiyi kısıtladığınızda Beyoğlu’nu aslında tatsızlaştırıyorsunuz. Renkliliği solduruyorsunuz. Kırk yılda bir kafa dağıtmak için insanların doldurduğu yerleri bitiriyorsunuz. Toplum sağlığı mı dediniz? GDO’lu ürünlerin hesabını verin o zaman. Ülkeyi sürüklediğiniz savaşın, nükleer santrallerle gelecek nesillerin sağlığını hiçe sayışınızın hesabını verin.
Öte yandan yasa torbasının içinde başka bir düzenlemeyi daha görüyoruz. O da Diyanet’in kamu geliri elde etme serbestliği… Camiler, dini kurumlar ticari işletme açabilecek, ya da bu işletmeyi kiraya verebilecek. Yani bu yasa geçerse camilerin altında ticari işletmeler görebilirsiniz. “İki al üç sevap kazan” kampanyası falan görürseniz o dükkânlarda şaşırmayın. Bu algıdan her şey beklenir. Neyse…
Ayrıca sana ne? İçip içip senin hayatına müdahale mi ediliyor? Caminin yakınında diyelim. Camideki insanın ibadetine ne zarar veriyor? Millet gelip camide mi içiyor? O insanlar kafayı bulup, “öpüjem” deyip sana mı sarılıyor? İçip içip etrafa zarar veren olursa onu cezalandır. Bir lafımız yok. Bizim de kırk yılda bir keyfimiz var, ona da limon sıkmasınlar. Ama sen de sıkma lütfen. Bu içki yasağı, zaten mevcut mevzuatla bile yeterince saçma. Diyelim ki caminin yakınında bir içkili mekân var. Camide ibadet eden insanın ibadetine bir zararı var mı bunun? Yok elbette… Ama siz içkili yerleri ibadethaneye göre belirlerseniz, ibadet edenin, dindar olmayan hatta içki içen insanlar üzerinde dolaylı baskısını zaten kurmuş olursunuz.
Böyle bir yasa çıkararak içkiyi kısmen de olsa bir şekilde yasaklayan devletin yarın evlerde içki araması yapması an meselesidir. İran’daki değişim sürecinde olduğu gibi… Toplum polisinin kapımıza dayanıp, “bu evde bir kutlama varmış, hohlayın bakalım” dememesi için hiçbir sebep kalmadı. Bir de falaka cezası verin de olsun bitsin.
Diyanete kıyak yasasıyla, içki yasağının aynı torbada olması da işte bu açıdan biraz manidar gelmedi mi size de? Yaşam tarzlarını tek tipte toplamak, geri kalanı kentin dışına itmek ve sonra da kendi kendine yok olmasını beklemek… Bizim muktedirin çok sevdiği bir yöntemdir bu…
Son olarak belirtmek gerekirse söz konusu içki yasağıyla ilgili pek çok taraftan tepki gelince, bazı yumuşatmalar yapıldı elbette. Ve daha da yumuşayacaktır. Üretici ve satıcı pazar kaygısıyla, muhalefet din devleti kaygısıyla bu yasaya karşı çıktı. Hepsi haklıdır elbet. Ama asıl mesele bireysel özgürlüklere yönelik baskıların varlığıdır. İçki ve sigarayla başlanmasının sebebi de topluma daha rahat kabul ettirilebilir olmasıdır. Aslında mücadele edilen alkolizm falan değildir yani, anlayacağınız.
Doğan Özcan